1.OTORİTER (BASKICI) TUTUM
Otoriter tutumda çocuk aşırı derecede denetlenmekte ve ilgi, istek ve ihtiyaçlarına az önem verilmektedir. Otoriter tutumu benimseyenler çocuğu, kendini yönetebilecek ve kendisi hakkında bazı kararları alabilecek güçte görmez. Çocukla ilgili her türlü kararı kendisi alır. Çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesi, bireysel tercih ve davranışları desteklenmez.
Gencin görüş ve düşüncesini açıklamasına, benliğini ortaya koymasına izin verilmez (Özgüven, 2001). Anne babanın beklentileri yüksektir. Otoriter ebeveynler çocuklarına daha az hak tanır. Fakat çocuklara yapabileceklerinin üstünde sorumluluklar yüklemektedirler ve yetişkinlerin yapabileceği işleri çocuklarından beklemektedirler (Grossman, 1944). Çocuğun istekleri bastırılmaya çalışılır. Katı bir disiplin anlayışı vardır. Çocuğa açıklanmadan kurallar konur. Kurallara kesinlikle uyması istenir. Tartışma kabul edilmez. Çocuk otoriteye karşı geldiğinde cezalandırılır. Sözel iletişime önem verilmez (Adams,1995). İletişim, daha çok ana babanın anlatması çocuğun dinlemesi şeklinde gerçekleştirmektedir. Anne baba aktif çocuk pasif durumdadır.
Anne babalar aydınlatıcı konuşmalar ve sonu gelmeyen öğütlerde bulunur. Bu ana babalar öğütlerinin yüksek bir eğitbilimsel bilgelikle dolu olduğuna inanmaktadır (Makarenko, 1967). Anne babanın gözleri sürekli çocuklarının üzerindedir. Çocuk korkmazsa kurallara uymaz mantığıyla hareket ettikleri için çocuğun en basit hatasını cezalandırırlar. Yaptırım gücü anne babadadır. Anne baba isteklerinden ödün vermez çünkü onlar hep haklıdır. Çocuğunu anlama onun seviyesine inme çabasını göstermezler. Baskıcı ve otoriter ailenin verdiği eğitimde ceza verici bir yaklaşım vardır. Eğitimde başvurulan yöntem cezadır. Ceza suçla orantılı değildir. Amaç çocuğu yola getirmektir (Yörükoğlu, 2004). Aile cezayı iyi bir ders olsun, bir daha hata yapmasın mantığı ile verir ve bu cezalar genelde çocuğa göre ağır cezalardır. Çocuklara fiziksel cezalar (dayak) da uygulanmaktadır.
Zor yoluyla denetleme ve sevgiyi esirgeyerek denetleme boyutlarının egemen olduğu aşırı baskılı ve otoriter aile ortamında denetlenen çocuk hangi davranışın hangi tepkiyi alacağı hakkında bir fikre sahip değildir. Dolayısıyla çocuğun kaygılı bir belirsizlik içinde aşırı isyankar veya boyun eğici olması mümkündür (Yavuzer, 2007). Çocuğa sevgilerini kendi istedikleri gibi davrandıklarında gösterirler. Sevgi bir pekiştireç olarak kullanılmaktadır (Özen, 2001). Çocuğun neler hissetiğine ve neler yaptığına çok az önem verilmektedir. Anne baba çocuğu kendi ideallerinde yaşattığı kalıplara göre yetiştirmeye çalışırlar. Çocuktan yaşının üstünde bir olgunluk beklenir. Ve çocuğa özgürlük kesinlikle verilmez. Bu tür ailelerde çocuğu terbiye ediyorum mantığıyla şiddet uygulanır. Böylece çocuğu istedikleri kalıba sokmak için zorlayıp dururlar (Yüksel, 2007 ). Baskıcı anne babalar katı, kuvvet uygulayıcı ve çocuklarının gereksinmelerine karşı duyarsız kişilerdir. Bu gibi ailelerde çocuk çevresini hemen hemen hiç denetleyemez ve çevreden çok az doyum alır. Kendisini kapana kısılmış ve öfke dolu hisseder. Bu sevgisiz ortamda istediklerini dile getirememesi çocukta mutsuzluğa, iç çatışmalı ve sinirli, davranışlara yol açar.
Anne babanın inancı
Eğer acı çekmezlerse çocuklar öğrenemezler.
Çocuklar sizin yöntemlerinizden korkmazlarsa, sizin kurallarınıza saygı göstermezler. Çocuklarımı kontrol etmek benim görevim.
Çocukların problemlerini çözmek benim görevim.
Güç ve kontrol
Hepsi ana babanın
Problem çözme süreci
Zorla problem çözme
Çocuğun aleyhine
kazanan-kaybeden (öğretenler kazanır)
Bütün problem çözme aşamalarını ana babalar yürütür ve kararları onlar alır.
Süreci ana babalar yönetir ve kontrol eder.
Çocuklar ne öğrenir
Çocukların problemlerini çözmek ana babaların sorumluluğundadır.
İletişimde ve problemler çözmede kırıcı yöntemler
Çocuklar nasıl tepki verir
Öfke, inatçılık, intikam, isyan, geri çekilme, korkuyla bastırma. (Mackenzie, 1998).
1.1ÇOCUĞA ETKİSİ
Bu tutumun etkisinde olan çocuk; sessiz, uslu ve dikkatli olmasına karşılık; başkalarının etkisinde kolayca kalabilen; aşırı duyarlı bir yapıya sahip olur (Yavuzer, 2007). Kendini değersiz bulmaya başlar. Düşük özsaygı geliştirebilir(Geçtan, 1981).
-İç denetimi gelişmez.
-Sorumluluk almaktan çekinirler. Boyun eğen ve bağımlı bireyler olabilirler.
-Bazıları vurucu, kırıcı, yok edici saldırgan davranışlara yönelebilirler (Özen, 2001). Baskı altında büyüyen çocuklar kolay ağlayan çocuklardır (Yavuzer, 2007). Otokratik ebeveynleri olan çocukalar otoriteye boyun eğmeyi öğrenirler ve kendilerini ifade etmeyi bilmezler. Onlara her zaman ne yapmaları gerektiğini söyleyen birisinin varlığına alışmaları onları yanlış yerlere götürebilir.Yanlış gruplara katılmak gibi. Ayrıca otokratik tutum ebeveyn-çocuk bağını zedeleyeceği için etkili iletişim yolarını tıkayacaktır(Pantley, 1997). Suçlayan, cezalandıran ve sürekli karışan anne babaların çocuklarının kolayca ağlayan çocuklar olduğu görülmektedir. Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle isyankar tutumlarla birlikte aşağılık duygusu da gelişebilmektedir (Yavuzer, 2006).
2. İZİN VERİCİ TUTUM
Çocuğun her türlü davranışları hoşgörü ile karşılanır.Çocuğun tercihlerine karışılmaz. Uyku, yemek ve çalışma durumlarında kesin bir tutum izlenmez. Kurallara uyulmadığında yaptırım uygulanmaz. Çocuğun her türlü isteği hiçbir denetleme sınırlama olmadan kabul edilir. Verilen cezalar cocuk tarafından ciddiye alınmaz (Yavuzer, 2007; Yörükoğlu, 1986; Ekşi, 1009). Anne ya da baba çocuğun önünde iyilik meleği kesilir. Her şeye izin verir. Çocuğu hoşnut edecek hiçbir şeyi yapmaktan kaçınmazlar (Makarenko, 1967). Serbest tutumda anne babanın görevi çocuklarına hizmet etmek, onları mutlu etmektir. Çocukları mutlu olsun diye tüm isteklerine kayıtsız şartsız uyarlar. Böyle anne babalar hoşgörülü tutumlarından kolay kolay ayrılmak istemezler. Çünkü çocuğa dilediğini vermenin ona karşı koymaktan daha kolay olduğu düşüncesini kendilerine yerleştirmiştirler. Çocuğu en kolay metotla büyütmektedirler. Bırak ver de ağlamasın, siz hiç çocuk olmadınız mı? Bu tip anne babalar kendi yaşamadıklarını çocuklarının yaşamasını isterler.
Bu durumdaki anne babaların çocuk üzerindeki kontrolü azdır. Çocuğa “hayır” demekte zorluk çekerler ( Pantley, 1997.) İzin verici tutum genellikle orta yaşın üstünde çocuk sahibi olan ailelerde ya da kalabalık yetişkinler grubu içinde büyüyen tek çocuklu ailelerde sıkça görülür. Bu tür ailelerde anne-baba ve çocuk arasında sağlıklı bir iletişim kurulamamaktadır. Çocuklar okulun kurallarına uymakta güçlük çekerler (Dönmezer, 2009).
Çocuklar aşırı bir hareket ve denetim serbestliğine sahiptir. Tehditlerle anne babalarına istediklerini yaptırırlar. “Bana masal anlatmazsan yemeğimi yemem.” (Özen, 2001). Seyars ve arkadaşları çocuklarına karşı izin verici tutumu benimseyen ailelerin iki tür inanç içinde olduklarını belirtmiştir. Bu tür aileler ya çocuklarının her tür davranışlarını, hatta saldırganlıklarını doğal karşılamakta ve bastırılmaması gerektiğine inanmaktadırlar ya da bazı davranışları ve saldırganlığı desteklemedikleri halde görmezlikten gelmenin daha doğru olduğuna inanmaktadırlar (Bkz. Mızrakçı, 1994). Bu tür ailelerde çocuklar anne ve babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterirler. Bu çocuklar anne ve babalarıyla yetinmeyip zamanla ev dışındaki kimselere de egemen olmanın yollarnı arayan birer birey haline dönüşürler (Yavuzer, 2006). Pasif ebeveyn, çocuğun etkinlikleri konusunda ilgisiz ve kayıtsız davranışlar sergiler. Ebeveyn ilgisizliğiyle, çocuğun öğretmen ve arkadaşlarına karşı olumsuz davranışı ve yakın çevresindeki eşyalara verdiği zarar arasında yakın bir ilişki bulunmuştur. Bu gruba giren ana babalar hoşgörü ile boş vermeyi birbirlerine karıştırırlar. Çocuğa sınırsız haklar tanındığı halde nerede duracağı kesin olarak belirlenmemiştir (Yavuzer, 2001).
Anne babanın inancı
Çocuklar işbirliğinin en doğru yol olduğunu anladıklarında işbirliği yaparlar. Benim görevim çocuklara hizmet vermek ve onları mutlu etmektir. Çocuklarımı üzen sonuçlar etkili olamazlar.
Güç ve kontrol
Hepsi çocuklarda
Problem çözme süreci
İkna ederek problem çözme
Kazanan- kaybeden(çocuklar kazanır)
Problem çözme aşamalarının çoğunu ana babalar gerçekleştirir.
Çocuklar ne öğrenir
Kurallar benim için değil başkaları için vardır.Ben istediğimi yaparım. Ana babalar çocuklarının sorunlarının çözümünden sorumludurlar.
Bağımlılığı, saygısızlığı,ben merkezciliği.
Çocuklar nasıl tepki verirler
Sınırları test ederler
Kuralları ve otoriteyi zorlar ve reddederler.
Söylenenleri duymazdan gelirler
Sözleriyle ana babalarını yıpratırlar (Mackenzie, 1998).
2.1.ÇOCUĞA ETKİSİ
Çocukların sorumluluk ve bağımsızlık düzeyleri düşük olur. Kırıcı ve saldırgan davranışlar sergilerler. Özdenetimden yoksundurlar. Doyumsuzdurlar. Okul kurumundaki kurallar karşısında hayal kırıklığına uğrarlar ve kolay uyum sağlayamazlar (Özen, 2001). Bencil, sorumsuz ve şımarık çocuklar yetişir ( Yörükoğlu, 2004). Ana baba ile çocuk arasında sağlıklı bir iletişimin bulunamaması çocuğun dengesiz bir ortam içinde abartılmış bir sevgi gösterisi içinde büyüyor olması, onun doyumsuz bir birey olmasına neden olur (Yavuzer, 2007).
3. KORUYUCU TUTUM
Bu tür aileler çocuğa gereğinden fazla özen göstermekte ve onu denetim altında tutmaktadır. Çocuğa her bakımdan aşırı derecede ilgi gösterilmektedir. Koruyucu aile tipinde ana-baba çocukları ile aşırı düzeyde ilgilenir ve onlarla ilgili her şeyi kendileri yapmak isterler. Çocuklarına olan sevgilerini aşırı bir denetim ile birleştirerek, çocuklarının bireysel ve bağımsız yaşantılarına olanak vermezler. Çocuklarının her şeyi kendilerine bağımlı ve her şeyi kendilerine sormasını, danışmasını isterler(Özgüven, 2001). Koruyuculuk daha çok anne çocuk ilşkisinde görülmektedir. Anne çocuğun her ihtiyacını karşılar. Yemeğini yedirir. Elbiselerini giydirir. Ödevlerini yapar. Anne bu davranışlarıyla sevgisini dile getirdiğini ve çocuğuna yardım ettiğine inanır. Oysa gerçekte kendi yalnızlığını ve mutsuzluğunu ödünlemekteir (Yavuzer, 2007). Çocuğun gelişimine göre davranmasına fırsat verilmez. Aşırı koruyucu anne, çocuğuyla öyle bütünleşir ki onun büyüdüğünü ve olgunlaşabildiğini asla kabul etmek istemez. Bu tür anne babalar ergenlik çağında bulunan çocuklarına bile kendileri banyo yaptırmak isterler. Çocuğun veya gencin kıyafetini anne baba seçer. Çocuğa evde, seçim konusunda pek söz hakkı verilmez. Bu ailede, çocuk büyümüş olmasına rağmen anne çocuğuyla yatmak ister. Sebep olarak da geceleyin çocuk korkulu rüya görürde korkarsa ben onun sesini duyamam, yanında olamam diye söylerler. Anne baba arasında sağlıklı bir duygu bağı varsa, çocuğun aile dışında bağlar kurmasına kolayca izin verilir. Buna karşılık anne baba birbirinden uzaksa bunun yerini önce kendi çocuklarıyla doldurmaya çalışırlar. Anne erkek çocuğunu baba kız çocuğunu kendine bağlamak için elinden geleni yapar. Anne babaya bağlı kalmak ise olgunlaşmaya engeldir (Portakal, 1994). Rutter’a göre (1975 Bkz. Ekşi, 1990) anneleri koruyucu tutuma iten nedenler 5 grupta toplanabilir.
1)İlk çocuğun ölmesi.
2)Annenin kendi çocukluğunda sevgi, ve şefkatten yoksun bir ailede büyümesi, çocukluğunda yoksun olduğu şeyi kendi çocuğuna vermek istemesi.
3)Anne ile baba arasında paylaşılan sosyal yaşamın son derece az olması. Cinsel uyumsuzluğun bulunmasıdır.
4) Çocuklardan birine karşı kendi içlerinde olumsuz bir duygu ile çatışabilirler. Böyle bir duyguyu bastırmaya çalışırken aşırı koruyucu bir tutum benimseyebilirler. Bu davranış, çocuklarını ne kadar çok sevdiklerini kendilerine kanıtlama isteğinden kaynaklanabilir.
5) Annenin ruhsal yönden dengesiz olması.
Yalnız annelerin değil, özellikle eğitim düzeyi yüksek babalarında koruyucu bir tutum sergilediği söylenebilir. Bu nedenle, bu gün bir çok ailenin koruyucu bir tutum sergilediği ve bunun anne baların kendi yetişme biçimlerine bir tepki olarak geliştirdiği söylenebilir (Dönmezer, 2009). Koruyucu anne babalar çocuğa her imkanı sağlamaya ve hazır hale getirmeye çalışırlar. (Özen, 2001).Çocuk annesiz babasız bir şey yapamaz hale gelir. Her zaman onlara ihtiyaç duyar. Bu tutumdan oluşan bağlılık çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve aynı koruyucu tutumu gelecekte eşinden de bekleyebilir(Yavuzer, 2007).
3.1.ÇOCUĞA ETKİSİ
Çocuklar bağımlı ve özgüven duygularından yoksun ve zayıf bir kişilik geliştirirler. Bağımsız hareket etmede güçlük çekerler. Sorumluluk almak istemezler. Okul başarısı olumsuz etkilenir. Bencil ve çıkarcı olurlar. Grubun dışına itilirler (Özen, 2001; Dönmezer, 2009).
4.DENGESİZ VE KARARSIZ TUTUM
Anne babanın dengesiz ve kararsız tutumu, anne baba arasındaki görüş ayrılığından ileri gelebileceği gibi, anne ya da babanın kendi içinde gösterdiği tutumdan da ileri gelebilir. Anne hoşgörülü bir tutum izlerken baba baskıcı bir tutum benimseyebilir. Anne çocuğun bir davranışı karşısında ödüllendiriciyken başka bir gün çok kızabilir (Dönmezer, 2009).Burada söz edilen tutarsızlık sürüp giden türden olanlardır. Hiçbir eğitim yönteminde salt tutarlılık sağlama olanağı yoktur (Yörükoğlu, 2004). Çocuk hangi davranışın “uygun olan davranış”, hangisinin uygun olmayan davranış kategorisine girdiğini kestiremez. Çünkü bir davranışın “a” ya da “b” kategorisine girmesi, davranışın niteliğinden çok anne ya da babanın ruh haline bağlıdır. Bu da önceleri çocukta bazı iç çatışmalar, huzursuzluklar, ardından da dengesiz ve tutarsız bir yapının oluşumuna sebep olur(Yavuzer, 2007). Bazen anne babalar çocuğun verdiği tepkilere karşı nasıl davranması gerektiği konusunda kararsız kalabilmektedir. Bazen gülüp geçmekte bazen de acaba hatalı mıyız? şeklinde düşünmektedir. Bu tip ailelerde çocuğun yanında eşler birbirlerini eleştirmekte sakınca görmezler. Çocuk söz dinlesin diye ilk önce yumuşak konuşurlar, sabırları zorlanınca seslerini yükseltip tehditler savurmaya başlarlar, kendini suçlu hisseden anne diz çöküp çocuktan özür diler. Çocuk hangi davranışının tepki alacağı konusunda herhangi bir fikre sahip değildir. Anne babaların çocuklar hakkındaki tutarsız ve ayırımcı davranışlarından bir başkası ise kız erkek çocuk ayrımıdır. Genelde erkek çocuklar kız çocuklara oranla daha ayrıcalıklıdır. Erkek çocuklar el üstünde tutulurken kız çocuklar daha geri planda yer almaktadır. Bazı ailelerde ise bu durum tam tersi olabilmektedir. Büyük çocukların yetişme tarzı ile küçük çocukların yetiştirilme tarzları arasında da farklılıklar görülmektedir. İlk çocuğu yetiştirirken daha otoriter, kuralcı ve hatalı olurken, ortanca çocuklarda biraz daha esnek davranılmakta, küçük çocuklarda ise daha sevecen ve hoşgörülü olunmaktadır. Anne babaların küçük çocukları daha fazla koruduğu, büyük çocuklara ise erken yaşta fazla sorumluluk yüklediği de diğer bir gerçektir.
4.1. ÇOCUĞA ETKİSİ
Çocuk hangi davranışların uygun, hangilerinin uygun olmadığını kestiremez.
İç çatışmalar yaşar.
Dengesiz ve tutarsız bir kişilik oluşabilir. Saldırgan davranışlar gösterirler (Özen, 2001; Yörükoğlı, 2004).
5. İLGİSİZ TUTUM
Çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarına gösterilen tepki çok düşüktür. Çocuğa yeteri kadar zaman ayırmazlar. Onlarla az ilişki kurarlar. İlgisiz tutumun en büyük belirtisi ana baba ve çocuk arasındaki iletişim noksanlığıdır. İlgisiz ana baba çocuğunu ihmal, hatta psikolojik bakımdan reddeder. İlgisiz ana baba tutumu çocuğa en az sevgi gösteren ve davranışlarını en az kontrol eden tutumdur (Özgüven, 2001). Bu tip aileler için çocuğun varlığı ile yokluğu belli değildir. Bu gruba giren anne babalar genellikle hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırmaktadırlar. Çocuk anne babayı rahatsız etmediği müddetçe, çocukla ilgili problem yoktur, eğer çocuk anne babayı rahatsız ederse o zaman çocuk ile ilgili gündem oluşur. Bu gündem daha çok şikayetlerle doludur. Bloc, bu tür anneleri ev işlerinden hoşlanmayan, çocuğunun eğitimine önem vermeyen, annelik görevlerini benimsemeyen, çocuğuna karşı ilgisiz ve mesafeli olarak tanımlamaktadır. Bu tür babaları da çocuğa ve ev yaşamına ilgi duymayan başka çocuk istemeyen kişiler olarak nitelendirmektedir (Bkz.Mızrakçı, 1994).
5.1. ÇOCUĞA ETKİSİ
Çocuklar okula karşı ilgisizdir.Yanlış arkadaşlar edinirler. Zamanını iyi değerlendiremezler. İçki ve sigaraya başlamaya eğilimli olurlar. Engellemeye karşı hoşgörüsüz olurlar. Sık sık suç işlerler (Mızrakçı, 1994).
6. DEMOKRATİK TUTUM
Demokratik tutum, çocukların hem denetlenmesini hem de ilgi ve ihtiyaçlarına karşı duyarlı davranmasını amaçlayan bir tutumdur. Anne babalar çocuklarına karşı hoşgörülüdürler, onları desteklerler, çocuklarıyla ilgili kararlar alırken seçenekler sunarlar, çocuğun seçtiği davranıştan ders almasına izin verirler. Aile ortamı çocuğa kendini anlatma özgürlüğü veriyorsa çocuk sağlıklı biçimde gelişir aileyi ilgilendiren kararlar alınırken çocuğun fikri sorulur. Çocuğun fikirleri ne kadar mantıksız ve basit olursa olsun mutlaka saygıyla dinlenir, çocuk susmaya değil konuşmaya teşvik edilir.
Kurallar önceden belirlenir ve çocuklara açıklanır. Çocukların kurallara uymasına yardım edilir. Kurallara uyulmadığı zaman da yaptırımlar uygulanır. Kuralların çocuğun yaşına, kişilik yapısına uygun olmasına özen gösterilir. Çocuğa iyi model olunur. Aile içindeki bireylerin görüşlerine değer verilir. Çocuğa seçme şansı verilir. Uzun süren kavga ve anlaşmazlıklara rastlanmaz. Sorunlar iletişim ve diyalog kurularak çözülür. Cezalar ılımlı ve eğitici bir nitelik taşır. Ancak hiçbir zaman fiziksel bir ceza olmaz (Navaro, 1990). Çocuğa özgür bir ortam sağlanır ve cesaretlendirilir. Çocuk dış dünyayı ancak kendine tanınan fırsat ve olanaklar ölçüsünde anlamaya ve keşfetmeye başlar (Yavuzer, 2001).
Anne babaların inancı
Çocuklar problemlerini kendi başlarına çözebilirler
Çocuklara seçenekler sunulmalıdır ve bu seçtikleri davranışların sonuçlarından ders almalarına izin verilmelidir.
Yüreklendirme işbirliğini artırmanın bir yoludur.
Güç ve kontrol
Çocuklara ancak sorumlulukla taşıyabilecekleri kadar güç ve kontrol verilmelidir.
Problem çözme süreci
İşbirliği
kazanan-kazanan
Karşılıklı saygıya dayanır
Çocuklar problem çözme sürecinin aktif katılımcılarıdır.
Çocuklar ne öğrenir
Sorumluluk
İşbirliği
Bağımsızlık
Kurallara ve otoriteye saygı
Benlik kontrolü
Çocuklar nasıl tepki verir
Daha çok işbirliği
Sınırların daha az test edilmesi
Kendi başlarına problemlerin çözülmesi
Ana babaların sözlerini ciddiye alma (Mackenzie, 1998).
6.1. ÇOCUĞA ETKİSİ
Sorumluluk sahibi olurlar. Kendine güvenen, yaratıcı ve sosyal yönden gelişmiş bir birey olurlar (Jaubert, 1991; Bkz. Karadayı, 1994). Olumsuz durumdan daha az etkilenirler. Okul başarıları yüksektir (Armsden ve Greenberb, 1987; Bkz. Karadayı, 1994).
Kaynak: http://www.sistemikpsikoterapi.com/index.php/makaleler/item/35-anne-baba-tutumlarC4B1.html